Adımlarının kalp atışlarıyla yarıştığı sıradan bir iş günüydü. Çoklukla yaptığı gibi yine aklından geçirdi, şairini bilemediği o iki dizeyi;
“Yaşamak değil ama, Beni bu telaş öldürecek!” “Ölür müyüm bilmem ama, süründüğüm ortada” dedi kendi kendine. Tüm bu koşturmacada saatin kaç olduğunu dahi unutmuştu. Elinde, değişme zamanı çoktan gelmiş iPhone 4s'in ekranına baktı, saati görmek için. O esnada, ekrana yansıyan yüzünde, ter tanelerinin boncuk boncuk dizildiğini görüverdi. “Artık” dedi, “benim de bu dünyada bir rahat yüzü görmem gerek.” Okul yolunda sesli kahkalarla sohbet ettiği, haftasonu maça kaçtığı arkadaşlarının hemen hepsi isteklerine ulaşmışlardı çoktan. Kiminin altında bir Astra, kiminde bir Laguna görüyor, boyanmaktan kalınlığı üçe katlanmış ayakkabılarına baktıkça “yürü be koçum!” diyerek kendini gaza getiriyordu. İçinden türlü çeşit arabaların hayallerini geçiriyor, “birgün” diye başlayan hayallerinin ardını farklı farklı araba modelleri ile getiriyordu. Ta ki Onu görene kadar.
4 metre 63 santimlik uzunluğuyla bir ceylan.
Yok yok, bir beyaz balina.
1 metre 76 santimlik genişliğiyle sanırsın Harran Ovası.
Yo yo…Sibirya taygaları.
2 metre 70 santimlik dingil mesafesi Dolmabahçe’nin Mavi Salonu.
Halt etmiş! Bakingım Sarayı.
520 litrelik bagaj hacmi tıpkı İnsuyu Mağarası.
Kurtarmadı mı?
Cennet-Cehennem Obruğu.
1598 cm3 hacmi, 110 beygir, 150 nivtonmetrelik gücüyle, mini bir fabrikayı anımsatan, Doğu Asya kralı Japonların dünyaya hediye ettiği harika bir motor. Maksimum süratin 190 kilometre saate dayandığı, sıfırdan yüze hızlanmanın 12 saniye sürdüğü bu güçlü makine, üç yüz bini güle oynaya deviriyor, “getir bi üç yüz bin daha susuz olsun” der gibi sessizce fısıldıyordu.
Bütün büyük aşkların bir erkek bir kadına dayandığı kadim gönül öyküleri 19.yüzyılın sonlarında benzinli motorların icadı ile değişmeye uğruyor ve bugün ulaşabileceği son noktaya erişiyordu. Tahir ile Zühreler, Leyla ile Mecnunlar bitiyor Kerem ile Avensis’in aşkı, başta feysbuk, tivitır, instagram olmak üzere tüm sosyal medyada, siyenen, entivi olmak üzere tüm görsel medyada yankılanıyordu.
Delikanlı odasının duvarlarını, defterlerinin ilk sayfasını Onun resimleriyle süslüyor, bu arabesklik yetmezmiş gibi, imkanım olsa Göz Kapaklarıma Silüetini kazıtırım diyordu, tüm eşine dostuna.
Başlık parası, devir ücreti, muayene ücreti, ocak bandrolü, ön far değişimi derken masraflar Himalayalar gibi diziliyordu önüne. Diziliyordu dizilmesine ama delikanlı bunu pek de umursamıyor, asıl aşılması gereken engelin Kerim Baba ile Müziyen Ananın inadı olduğunu biliyordu.Belki diyordu, belki onlara bir başka Avensis, olmadı bir başka Korolla, efendime söölim bir başka Passat bulurum onlar da insafa gelirler diyordu. Diyordu ama bir yandan da aklından geçiriyordu;
“Umut fakirin ekmeği,
böl böl ye..